dar köprü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dar köprü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Ağustos 2015

Gün Gösterendir



Şerif Erginbay, Değirmen Yolu, Murtiçi, Akseki, Antalya


Gün Gösterendir
Kırılgandır gün
ışık gergin.
Bir yaydır usulcacık
kanatır, kanatır, kanatır
çalgısını yüreğin.
Gün gösterendir
hain aynasında yitikleri.
Ve taşır durur kederi
bir bedenin ıssız değirmenine.
Gergin ışık:
artık gecedir
eksik gündüz
dönüşsüz yolları aydınlatır hep
taşınır devrimcinin gizli cebinde. 


Şerif Erginbay


26 Temmuz 2015

Camdan Adam


Camdan Adam
Ben sizin camdan adamınız,
naif oyuncağınız;
bıkınca doğru vitrinlere.
Karşı-adamınız,
kitap ağırlığınızım
uçmasın, kaçmasın diye
zıvanadan çıkmış düşleriniz.
Unuttuğunuz sesiniz
kolay küfürlerinizim.
Delifişek geçersiniz içimden,
adım bir kahır gibi kalır bende.
Bir bakışta çözersiniz
en gizli yerlerimi bile.
Ben sizin camdan adamınız,
yumulu bir bıçak gibi
uyurum soğuk gecenizde.
Egzotik ağacınızım dış bahçenizde
yağmurun ve ışığın altında.
Hüzünlü ve darmadağın baktığınızım
çıplak kalışınızın duvarında.
Küs yüzünüzüm
kolay çözgülü, kolay atkılı
ve gözlerinizi kaçırdığınız.
Ben sizin camdan adamınız.
Bezemelerinizim
aşk odalarınızın şaşı aynalarında.
Yavaş ikindilerinize buhurdan
anılarınıza askılık olurum
bol mezeli akşamlarınızda.
Karşı-adamınızım sizin
sanrılı savaşlarınızda.
Ve son güzünüzde
gün ışığı gibi geçersiniz
gözlerimin yağmur düşlerinden,
bin parçaya bölünürüm:
O geri dönmeyen bumerang
gökkuşağım kalır sizde.
Ben sizin camdan adamınız,
gecenin içinde
ışıltılı
naif oyuncağınız
hoşça kalınız!


Şerif Erginbay


Duvarcı Baba


Duvarcı Baba

“Kim ki, baba
otoritesine başkaldırır
ve yener; o bir
kahramandır.” S. Freud
Bileğinden,
parmaklarından fışkıran duvar
açtı surat gibi yamacında suyun.
Sen yaşlısın, cevizler ihtiyar;
göçüyorsun buradan,
dönüyor havada
yüreğinden uçan kuşlar.
...................
O yorgun adam
yatıyor şimdi
yok-zamanın duvarında,
uzun uykusunda.
O yorgun adam
bir ömür boyu
yüreğinde kendine yurt arayan
yatıyor şimdi
günün öteki geniş ucunda.


Şerif Erginbay


Deli


Deli
Kızgın bir sel düşler deli
başka deli düşlemez.
Herkesin güneşi kendine
gölgelerden diyet istemez.
Unutulmaktan aşklar yapar,
yakuttan gözyaşları.
Duvarsız evler düşler
bedensiz sevişler gibi.
Kızgın gözyaşları düşler.
Soluğu alev bir kadın.
Bir tek
ama bir tek yangın
hayatını özetlesin ister.
Ve elleri ekmeğe batık biri
alır götürür delinin düşlerini.


Şerif Erginbay


Dağların Kızı


Dağların Kızı
O dağdan inerken
omuzunda ağır bıçkısıyla,
ayaklarına kapanır
hazalları ayıklayan patika.
Irmak gizini uğuldar
durağanı sektirir kaya;
o dağdan inerken
omuzunda ağır bıçkısıyla,
ay eskil bir acıyı gömer
kanayan bulutun yarasına.
O dağdan inerken
omuzunda ağır bıçkısıyla,
anlarsın kör olduğunu
gözlerine baktığında.


Şerif Erginbay


Denizin Bulanık Maviliğinde


Denizin Bulanık Maviliğinde
Zor buluşma:
Soluğumuzu saran gök,
o her şeyin sığdığı koca göz
anımsattı bize düşlerin kaynağını.
Kucaklaştık hoyrat oyunlarla
düşürdük gülleri
bir yakına, bir uzağa.
Ve aylar sonra
savunmasındayken
çiçeğe durmuş aşkın,
zorladık sürgüsünü
yokluğa açılan kapının.
Boşa çıktı uzun hazırlanmışlığımız,
Yalpaladı gülün içinde maceramız.
İçime akan yaşlarla
yazmıştın defterime,
o bıçak bıçak kopuşun inceliğinde:
-yitip gidiyor her şey
denizin bulanık maviliğinde!
Bellekle küs zamanın burgusu
onca yıldır oyuyor içimi,
onca yıldır
onarılmaz olanın sakin öfkesi.
Sen orada şimdi,
gelgeç bir iklimin
düşlediğin yelinden
sorular ediniyorsun belki.
Sorular:
-o yavaş mızraklar ki-
gözlerin
uçlarında birer temren.
Sorular ki,
kırılgan dallarına bahçemin
düşer irigöz yağmurlar gibi.
Söyle,
ey uzak sevgili, söyle
şimdi yine; orada öyle
yitip gidiyor mu her şey
denizin bulanık maviliğinde?


Şerif Erginbay


Yaz Bitti


Yaz Bitti
Bir deri daha attık
eskidi yaz.
Sarı sıcaktan bozbulanıklığa,
kurşiniden zifiriye bir yol.
Bir yol gibi bitti yaz.
Doğuyor şimdi
yeniden
kalbinden
şimşekler zamanı.
Bir aşk gibi bitti yaz.


Şerif Erginbay


25 Temmuz 2015

Dolaşık Patika


Dolaşık Patika
Aşkın sesini bastırır beden,
dağlarda kanar durur ayak izi,
bağırır zincirli sesiyle:
-Böyle kök salmışlığımla
sakin ve bilge;
hazır mıyım karşılamaya onu,
şimdi usulca geliverse?


Şerif Erginbay


Felsefenin Yengeç İlkeleri


Felsefenin Yengeç İlkeleri
“Saldırganlığımızı barındıran en eski beynimiz sürüngenlerinkine benzer, her insanın beyninde
uyuyan bir insansı sürüngen vardır. Üzülerek de olsa, günlük yaşamımızda, bu uykunun çok kısa
sürdüğünü ve sözcüklerle mantıklı söylemin aldatıcı görünümü altında, edimlerimizle
davranışlarımızın çoğuna işte bu kocaman sürüngen beynin yön verdiğini saptamak zorundayız.
Öteden beri, insan insanın kurdudur, denir. Çok iyimser bir yaklaşım bu, çünkü kurt sürüsünde, iki
erkeğin saldırganlığı bireysel bir kapışmaya dönüşürse, yere yıkılan kendisini yenene boğazını
uzatır; şahdamarı hemen oracıktadır, ama yenen bu damarı hiçbir zaman pençe atıp yırtmaz.
Değer yargılarının yeline kapılan, sürüngen beyni sözcüklerle zıvanadan çıkan insansa
gözünü kırpmadan, en küçük bir pişmanlık duymadan öldürür." Henri Laborit
Bugünlük yeter!
Küreği batırdım arkın yumuşak toprağına,
kesilen ayrıkların sesi geldi yırtılan boşluktan.
Dinlenmeliyim bir gölgede,
el sallıyor güneş çınarların arasından.
Eğilip bir toprak keseği aldım
sıkıca tutup saçlarından.
Aldırmadan belime yapışan yeleğe
indim yaprak yağmuru altında dereye.
Kokladım biraz toprağı, tarttım elimle
-bir oyun bulmak için kendime-
fırlattım atlangıç taşına,
nişanlayıp taşın oyuğuna.
Henüz oturmuştum eğriş boynuna çınarın
-bir yengeç tırmandı taşın alnına,
deşeleyip makasıyla toprağın karnını
çekti çıkardı kıvranan bir solucanı.
Tam götürüyordu ki avını ağzına
bir yengeç daha tırmandı taşa
-epey irice ilkinden-
sekiz hızlı bacak
-derken-
gerildi sinirler birden;
iki şövalye şakırdatarak zırhlarını
gerinip, iyice açtılar makaslarını.
Daha ilk vuruşmada
yuvarlanıp düştüler suya,
paylaşamayıp toprağın armağanını.
Bilmem
balıklar nasıl bölüştüler
talihsiz yarım solucanı?
Ben şimdi
masum bir tanığı mıyım
bu çok ölümlü kavganın,
yoksa içinde miyim
bir yazgısal kargaşanın?
Bugünlük yeter.
Öyle görürsün işte,
nasıl bakarsan öyle.
Yeter bugünlük bu kadar felsefe.
Doldurdum çayı, yaktım pipoyu
oturuyorum kaç zamandır uzak güneşte.


Şerif Erginbay


Çok Yakındı Bize En Uzağımızda Olan


Çok Yakındı Bize En Uzağımızda Olan

Ay gecelerinin egemenliğine girerdi orada
kışkırtılmış söz.
Kasım yağmurları yumuşattıkça asi kalıyordu düşlerimiz.
Yatağını bulan her su damlasıyla ürperen yürek
yabancılaşmıştı yalana. Sevgiyle yıkıyorduk kalemizin
burçlarını. Kol kanat geren zaman sonsuz şimdiler
peşinde olduğumuzu biliyor, göz yumuyordu
aldanışlarımıza.
Vazgeçişlerimizin sınırsızlığıyla şaşkın olanlar
zırhlar edindiler hemen. Önemsedikleri sözcükleri
birer birer yitirdiler.
Çok yakındı bize en uzağımızda olan.



Şerif Erginbay