22 Nisan 2024

BİLMEK DEVRİMCİ BİR EYLEMDİR

 BİLMEK DEVRİMCİ BİR EYLEMDİR


En başta

böcek dili, çiçek dili, kuş dili

dağlarca kekeme, anlaşılmaz değil.


Kolay değil

bir düşün ardında yıllarca

yorum bilgisi güneşin yaşıyla bir.


Kurabilir insan

yeni baştan kovulduğu cenneti

bildiği unuttuğuna denkler gerekir.


Sonunda seçilir

binbir kılıklı varlığın anlamı

söylenmiştir ya başta: ad bir çiçektir.


Her yaşta, bilmek devrimci bir eylemdir.


ŞERİF ERGİNBAY


Akatalpa, Mayıs 2022

8 Mart 2023

Gökler

 


GÖKLER

Günler 
geceler boyu 
kum kireç, toz toprak içinde 
yastığı da yorganı da
beton ve demir. 

Günler
geceler boyu 
sesler sesler sesler 
hem çok hem de hiç yok. 

Günler geceler boyu
gözlerin durmadan aradığı 
az biraz kör ışık
az biraz mavi. 

ŞERİF ERGİNBAY


15 Şubat 2023

ses

 SES 


Bir oda nedir

ya da bir bahçe. 


Bir can ki

tüy hafifliğinde. 


Bir ses

binlercesi içinde. 


Çok ağır. 


ŞERİF ERGİNBAY




12 Şubat 2023

Akbabaların Senin

 



AKBABALAR

Ölenle de ölünüyor
hiç anlamadığın bir şey bu senin.
Boyun eğmenin bedeli bir daha ödeniyor
dönüyor yine çaresizlerin üstünde, akbabaların senin. 

ŞERİF ERGİNBAY


1 Aralık 2022

ORMANCI

 ORMANCI 


Ozan bir ormancıdır. 


Çocukluğunda büyülenmiş

ilk gençlik yıllarında vurulmuştur bir dağla.


Tek tek ağaçlar diker boşluğuna.

Kurdu kuşu, yılanı çıyanı, börtüyü böceği gözetir.

Göçüp gitmişlerin  çiğnediği patikalarda dolaşır ve gönenir. Ardından uzaklaşır yeni yolaklar açmak için tohumlara. 


Bilir ağaçların tek başına nasıl var olduklarını ve öldüklerini; ormanın o görkemli büyüsüne nasıl bir soluğun dolduğunu taştığını; göğe, ırmaklara, bulutlara, güneşe karıştığını. 


Bir ormancıdır ozan. 


ŞERİF ERGİNBAY

18 Ekim 2022

Ekim günleri


 Şiire Benzer Ekim Günleri De


Şair yüreği

şiirden gizler neşesini,

acısını taşır dizelerden;

kederlidir en güzel şiirler

biraz da bu yüzden.


Yağmur

tutar ucundan bir şiiri

götürür bağlar sevgiliye;

onun yanıtı suskunluktur

evet ya da hayır yerine.


Sana acıkmış toprağı

örseleme günlük heveslerle,

suyunla bereketlendir;

çünkü şiire benzer

ekim günleri de.


Şerif Erginbay


13 Şubat 2022

DÖRDÜNCÜ / BİREYLEŞENZAMAN

 DÖRDÜNCÜ/ BİREYLEŞENZAMAN

https://shopier.com/10746137         çıktı..! 

#turkishpoetry #turkishpoem #poetry #poem #poet #dorduncu #bireylesenzaman #erdemkışına #adbircicektir #darkopru


BİREYLEŞENZAMAN


Tek tek doğduğumuz

ve binlerce ağacın içinde

tek bir çiçek gibi durduğumuz 

günlerin ve gecelerin içinden geçip

boşluğun tozlarında yeşerip solduğumuz

yaşam: varlığı yokluğa denk bir eyleşen zaman. 


ŞERİF ERGİNBAY



14 Aralık 2021

Güz Dinletisi

 GÜZ DİNLETİSİ


Çiğnenip sertleşmiş patikalar 

bağların bahçelerin vedalaşan görüntüsü

ve sonra güz bize toprağın yağmur hasretini dinletir.


Yorgunlar ve endişeli yaşlılar 

dilek ve duaları yaşayanlarla tek bağıntısı 

ve sonra güz bize ömrün o yanık nağmesini dinletir.


Unuttuğunu hatırlatır yapraklar 

dallarda hiç dinmeyen rüzgârın uğultusu 

ve sonra güz bize söz geçmeyen aşkın sesini dinletir.


ŞERİF ERGİNBAY

15 Eylül 2021

EYLEYİŞ

EYLEYİŞ 


Arzu toprak altında 

bağ bahçe arasında bu gürleyiş

hakkında yazılanlar yok sayfalarda. 

Ey bıkmayış gölgelerden, geceleri es geçiş

ömrün ışıkla yan yana süzülüp geçen bir sakin eyleyiş. 


ŞERİF ERGİNBAY

14 Ağustos 2021

KAPLANIN KAHRI

 



KAPLANIN KAHRI


Gözlerimde küller

savruluyor yanık orman

üşüyor çıplak tepeler.


Geçit vermiyor acının eğesiyle bileylenmiş aklanları Gözet Kayaları’nın. Sular bozbulanık. Sahi, nerede o bir zamanlar dilimizde dönen kristal?


Gücümün sınırlarında gezinmedim hiç!

Düşlerimin ortağıydı karıncalar, börtü böcek. Pençelerimin altıydı yurt. Öyle bildik, belledik. Verdiklerimizle genişledi orman ve yüreklerimiz. Sunak taşlarımız yoktu. Bütün ormanı sunak bildik. Öyle belledik.


Kartalla göz göze koşardık büyünün çıplak yolunda!

Sahi, nerede o, bir zamanlar kükreyişimizi oradan oraya taşıran sadık ve altın orman? Nerede delikara gülüşü alabulut göğümüzün?


Gözlerimde küller

savruluyor yanık ormanü

şüyor çıplak tepeler.


ŞERİF ERGİNBAY

21 Nisan 2021

YABANARISI

 YABANARISI


Her fırtınadan sonra

aldırmayıp yere düşene

yeniden yapıyor peteğini

inatla pencereme. 


Yabanarısı

bir gün bulut, bir gün güneş

taşıyor inatla pencereme 

ayakları altın sarısı. 


Ve gökyüzü birdenbire geniş!


ŞERİF ERGİNBAY


#turkishpoetry #turkishpoem #poetry #poem #poet #poems #poets #poetsofig #erdemkışına #adbircicektir #darkopru #erginbay #seriferginbay

OK

 OK


Birçok günler

tasasızca geçerken

gelenin yok gidenin yok. 

Ve birden güneş bulutları yakarak

kaybolur ya o gölgeli dağın ardından 

tam da kalbin üstüne gelir saplanır bir ok. 


ŞERİF ERGİNBAY


#turkishpoetry #turkishpoem #poetry #poem #poet #poems #poets #poetsofig #erdemkışına #adbircicektir #darkopru #erginbay #seriferginbay

UZUN GECELERDE KÜLLENEN GERÇEK

 UZUN GECELERDE KÜLLENEN GERÇEK 


Gündüzler

tilki adımlarıyla

yanımızdan hızla geçer

gelecek örtülü sis duvarıyla

sonsuza dek sürmez, bir rüzgâr eser

ve parıldar uzun gecelerde küllenen gerçek. 


ŞERİF ERGİNBAY


#turkishpoetry #turkishpoem #poetry #poem #poet #poems #poets #poetsofig #erdemkışına #adbircicektir #darkopru #erginbay #seriferginbay

26 Şubat 2021

TRAKTÖR SESLERİ


 TRAKTÖR SESLERİ


Köyde bir kuşluk vakti

gece çiyleri unutulan rüyâ

göğü kuşatıyor Nisan güneşi.


Lastik izleri yolda kadife yara

bağ bahçe inleyen traktör sesleri

yılanın kulağı taşa takılan sabanda.


Umut var daha fırın panikleri

ekinleri gövertmiş göğe doğru tarla

yitirmezsek köylerin kuşluk vakitlerini.


ŞERİF ERGİNBAY


#traktör #traktörsesi #traktörsesleri #çiftçi #çiftçiler #bağcı #bağcılar #zeytin #zeytinlik #zeytinciler #tarım #doğa #ekoloji #tarla #ekin #toprak #pulluk #saban







21 Aralık 2020

FELSEFENİN YENGEÇ İLKELERİ

 


FELSEFENİN YENGEÇ İLKELERİ

“Saldırganlığımızı barındıran en eski beynimiz sürüngenlerinkine benzer, her insanın beyninde uyuyan bir insansı sürüngen vardır. Üzülerek de olsa, günlük yaşamımızda, bu uykunun çok kısa sürdüğünü ve sözcüklerle mantıklı söylemin aldatıcı görünümü altında, edimlerimizle davranışlarımızın çoğuna işte bu kocaman sürüngen beynin yön verdiğini saptamak zorundayız.

Öteden beri, insan insanın kurdudur, denir. Çok iyimser bir yaklaşım bu, çünkü kurt sürüsünde, iki erkeğin saldırganlığı bireysel bir kapışmaya dönüşürse, yere yıkılan kendisini yenene boğazını uzatır; şahdamarı hemen oracıktadır, ama yenen bu damarı hiçbir zaman pençe atıp yırtmaz. Değer yargılarının yeline kapılan, sürüngen beyni sözcüklerle zıvanadan çıkan insansa gözünü kırpmadan, en küçük bir pişmanlık duymadan öldürür.”


Henri Laborit

...


Bugünlük yeter!


Küreği batırdım arkın yumuşak toprağına,

kesilen ayrıkların sesi geldi yırtılan boşluktan.

Dinlenmeliyim bir gölgede,

el sallıyor güneş çınarların arasından.


Eğilip bir toprak keseği aldım

sıkıca tutup saçlarından.

Aldırmadan belime yapışan yeleğe

indim yaprak yağmuru altında dereye.


Kokladım biraz toprağı, tarttım elimle

-bir oyun bulmak için kendime-

fırlattım atlangıç taşına,

nişanlayıp taşın oyuğuna.


Henüz oturmuştum eğriş boynuna çınarın

-bir yengeç tırmandı taşın alnına,

deşeleyip makasıyla toprağın karnını

çekti çıkardı kıvranan bir solucanı.


Tam götürüyordu ki avını ağzına

bir yengeç daha tırmandı taşa

-epey irice ilkinden-

sekiz hızlı bacak

-derken-

gerildi sinirler birden;

iki şövalye şakırdatarak zırhlarını

gerinip, iyice açtılar makaslarını.


Daha ilk vuruşmada

yuvarlanıp düştüler suya,

paylaşamayıp toprağın armağanını.

Bilmem

balıklar nasıl bölüştüler

talihsiz yarım solucanı?


Ben şimdi

masum bir tanığı mıyım

bu çok ölümlü kavganın,

yoksa içinde miyim

bir yazgısal kargaşanın?


Bugünlük yeter.

Öyle görürsün işte,

nasıl bakarsan öyle.

Yeter bugünlük bu kadar felsefe.

Doldurdum çayı, yaktım pipoyu

oturuyorum kaç zamandır uzak güneşte.


ŞERİF ERGİNBAY


http://erginbay-siirleri.blogspot.com.tr 

.

26 Ekim 2020

ERMİŞ

 


ERMİŞ


Dil söylemez de gönül bilir

belki son güzüdür bu ömrünün. 

Avucunda son incirleri has bahçenin

dağlar uğuldar gelir ve toprak seslenir:

murad alma yeri değil dünya, gün kaderin. 


ŞERİF ERGİNBAY

11 Haziran 2020

Ad Bir Çiçektir, Şerif Erginbay


Ad Bir Çiçektir, dağıtımcılarda, kitabevlerinde, alışveriş sitelerinde.
Lokman Kurucu ve Nuray Tunç'a çok teşekkürler. Klaros emekçilerine ve yazarlarına selamlarımla.

BİR ÇİÇEK

Yol da yorulur
bunca gidip gelmelerden
kurulur bir dağın yamacına
toplar patikalarını
okur acı türküsünü
boydan boya bir ırmak kurur.

Derken
hiç beklemezken
incecik dalda bir asi çiçek
yel de savrulur.

Yel yola
yol ırmağa
ırmak dağa
kavuşur eşitlenerek
bir çiçeğin kokusuyla.

ŞERİF ERGİNBAY

“Şiirimizin epeydir unuttuğu bir yerden bakıyor Erginbay’ın şiiri: Yirminci yüzyılın sonunda, Türkiye’de, kentin, küreselleşmeye endeksli yaşamın insanı unufak öğüttüğü, çaresiz gelen düşünsel, duygusal yoksulluğa dayanamayıp ağır yok oluşa boyun eğdirdiği; ya da minyatür, yapay ve sanal özgürlük hayalleriyle oyaladığı bir ortamda şiirinden başka kurtaracak bir şeyi kalmayan şairin çekildiği Dar Köprü’den. Sevgiyle, coşkuyla selamlıyorum bu şiiri!” Mehmet H. Doğan


İletişim; klarosyayinlari@gmail.com 0552 522 9215

Satın alma linki:
https://www.shopier.com/ShowProductNew/products.php?id=2798320&sid=aHdlYTJ4a0lRZHRVYjR1NzBfMTVfIF8g

...

16 Nisan 2020

AD BİR ÇİÇEKTİR



Şerif Erginbay

AD BİR ÇİÇEKTİR

Seçilmiş Şiirler
1989-2019

“Şiirimizin epeydir unuttuğu bir yerden bakıyor Erginbay’ın şiiri: Yirminci yüzyılın sonunda, Türkiye’de, kentin, küreselleşmeye endeksli yaşamın insanı unufak öğüttüğü, çaresiz gelen düşünsel, duygusal yoksulluğa dayanamayıp ağır yok oluşa boyun eğdirdiği; ya da minyatür, yapay ve sanal özgürlük hayalleriyle oyaladığı bir ortamda şiirinden başka kurtaracak bir şeyi kalmayan şairin çekildiği Dar Köprü’den. Sevgiyle, coşkuyla selamlıyorum bu şiiri!”

Mehmet H. Doğan

AD BİR ÇİÇEKTİR Klaros Shopier dükkanında. Yakında raflarda.

İletişim;
klarosyayinlari@gmail.com
05525229215

https://www.shopier.com/ShowProductNew/products.php?id=2798320&sid=aHdlYTJ4a0lRZHRVYjR1NzBfMTVfIF8g


14 Nisan 2020

Traktör Sesleri

TRAKTÖR SESLERİ

Köyde bir kuşluk vakti
gece çiyleri unutulan rüyâ
göğü kuşatıyor Nisan güneşi.

Lastik izleri yolda kadife yara
bağ bahçe inleyen traktör sesleri
yılanın kulağı taşa takılan sabanda.

Umut var daha fırın panikleri
ekinleri gövertmiş göğe doğru tarla
yitirmezsek köylerin kuşluk vakitlerini.

.
ŞERİF ERGİNBAY

20 Mart 2020

taçsargan

TAÇSARGAN* VE ERİK ÇİÇEKLERİ

Güneş bir daha
geri almakta cömertçe verdiklerini.

Bellek yitiriyor bir daha
yitiriyor ışıltısını parlayıp sönen anlarda.

Günler bir daha tersyüz ediyor
nicedir görmezden geldiğimiz gerçekleri

Ölüm, unutulmuş yüzleriyle geldi:
Hayatın iki yüzüne birden bakan bir ayna.

İki yanımızda birden açıyor şimdi
Taçsargan ve erik çiçekleri.

ŞERİF ERGİNBAY

20 Mart 2020

*Taçsargan: Korona virüsü karşılığı. Dilimiz birleşik sözcükleri ve bileştirmeyi sever, yalınlığı da. Yusuf Çotuksöken’nin facebook sayfasındaki “virüs” karşılığı “sargan” önerimi destekleyen Recai Ünal’ın geliştirdiği “korona virüs” karşılığı “taçsargan”ı dilimizin kabulleneceğini umuyorum.

<"Koronavirüsü" değil, "koronavirüs". Daha Türkçe olarak "taçvirüs". Daha da Türkçe olarak ise bir önceki yorumdan (Şerif Erginbay'ın yorumundan) "sargan" sözcüğünü alarak "taçsargan".> Recai Ünal

SARGAN* VE BAKLA ÇİÇEKLERİ

Yukarıdan
sargan kuşatmış dört yanı
soluk almaya korkuyor insan.

İki aradan bir dereden geçtikleri
çözülmüyor çelişki havadan sudan.

Ve aşağıdan çizmelerime sürtünüp
gülümsüyor yüzüme bakla çiçekleri.

ŞERİF ERGİNBAY

16 Mart 2020

*Sargan: “Virüs” karşılığı olarak kullanıldı. Dilimize gönül vermiş dostların beğenisinden güç alarak TDK’ya da önerdim.

#sargan #taçsargan #koronavirüs #koronavirüsü #corona #coronavirus

16 Mart 2020

sığınak

SIĞINAK

Şu zor günler
panik sönüyor saklanarak
küs yanlarımızı törpülüyor suskun haneler
güpegündüz örter mi uzak düşleri, bu kapkara sığınak?


ŞERİF ERGİNBAY

sargan

SARGAN VE BAKLA ÇİÇEKLERİ

Yukarıdan
sargan* kuşatmış dört yanı
soluk almaya korkuyor insan.

İki aradan bir dereden geçtikleri
çözülmüyor çelişki havadan sudan.

Ve aşağıdan çizmelerime sürtünüp
gülümsüyor yüzüme bakla çiçekleri.


ŞERİF ERGİNBAY

*Sargan: “Virüs” karşılığı olarak kullanıldı.

11 Mart 2020

Martılar Ve Çocuklar

MARTILAR VE ÇOCUKLAR

Çok yakınlar
hem de uzaktalar.

Söz geçmez onlara
-buna sevinebiliriz oysa-
bir martılar bir de çocuklar.


ŞERİF ERGİNBAY

2 Mart 2020

Şehitler Tepesi

Şehitler Tepesi

"Şehitler Tepesi”

Girdin de yaban yollara
Sordun mu büyük oyunu
Kalbine gelen o kurşuna
Neden gider de dönmeyiz?

Gün inerken erken
İs duman yanarken geniz
'Kiminiz nişanlı, kiminiz evli';
Doluyor gözlerime birden
Gördüğünüz son gök yeri.

Vardın da dağlara:
Ferhat’la güzeldi dağlar
Bir de bizimle;
Şimdi gider de gelmeyiz.
Ağlar mı sıvasız evler
Sorar mı bizi deniz?

Şerif Erginbay

#idlip #şehitlertepesi

29 Şubat 2020

YURT


yurt

kan ve barut kokusuyla geliyor bahar
gözyaşları kuruyor çiçeklerle bir bir
ölümse akrebin iğnesi gibi değil
bahçe hem yeşil hem tarumar

varsa ki yurt yaşamak için var
ölüm kutsama akıl alır şey değil
çocuklarım düşüyor toprağa bir bir
kan ve barut kokusuyla geliyor bahar

şerif erginbay

 #idlip :(

17 Ocak 2020

SIKLATIN ŞARKISI

SIKLATIN ŞARKISI

Şarkısı bu denizin
Bildiğin bütün seslerin dışında
Boşluğa akışı geri alınamaz şeylerin.

Şarkısı bu göklerin
Bildiğin bütün seslerin dışında
İncecik bir yankısı yitirilmiş maviliğin.

Şarkısı bu yerlerin
Bildiğin bütün seslerin dışında
Sızlanması bağın bahçenin, bunalmış evlerin.


ŞERİF ERGİNBAY

KARACIĞAN 1952


KARACIĞAN 1952

Dam aktarıyorduk geçenlerde
Okudum elimdeki kiremiti: Karacığan 1952
“Özür dilerim abi” dedim, usulca koyarken yerine
Baktım ardıma, babam sessizce gülümsemekte, gözleri nemli.


ŞERİF ERGİNBAY

#Karacığan #KaraciganKiremit #Konya #Kiremit #Murtiçi #Akseki #Antalya

11 Ocak 2020

Özdemir İnce "Bir Muamma", İlhan Berk Şiirin Çizdiği


ÖZDEMİR İNCE: “BİR MUAMMA” VE DAHA “23-6=17” YAŞINDA

Daha birkaç gün önce “Kitaplığımdaki Ödenememiş Vefa Borçları” sunumuyla Özdemir İnce’ye teşekkürlerimi sunmuştum, René Char’dan yaptığı Sessiz Oyun çeviri dolayısıyla. Samih Rifat ve Tahsin Saraç çevirilerini daha çok seviyorum, o ayrı mesele ama bu İnce’ye vefa borcumu ödetmez.

Özdemir İnce’nin Cumhuriyet Aydınlanması ve Laiklik konulu yazılarının çoğuna yürekten katılıyorum. Ne var ki, Yalçın Armağan tarafından hazırlanan Şiirin Çizdiği (İlhan Berk, Edebiyat ve Şiir Üzerine Yazılar) konu olunca öne sürdükleri genç cumhuriyetin kültür devrimi diye adlandırmayı hak eden gelişimini, iklimini yoksayıcı, küçümseyici bir tavır almakta. Bu tavır Özdemir İnce’yi vuran bir bumerang aslında, gerçekten üzgünüm. Bu tavrının nedeni yayıncılık sektöründeki iç çelişkiler, rekabet ya da yazarların saflarını belirleme mecburiyetine itilmeleri midir, bilemiyorum, bana epey uzak bir konu.

Son günlerdeki tartışmalar İlhan Berk’i önemseyen çevrelerin malumudur. Ben konunun uzmanı değilim, takıldığım yer yaş konusu. Özdemir İnce yazısının bir bölümünde şöyle diyor:
“İlhan Berk 23 yaşında. Şimdi yazının ilk cümlesini okuyalım: ‘Henri Bremond’un şiire dair kitabını bundan altı sene kadar önce Ahmet Haşim’in bir makalesinden öğrenmiştim...’ Cümlenin gerisini okuyun. Ama daha önce yaşını hesaplayın: 23-6=17. Sizin dikkatinizi çekmiyor mu?”
Henri Bremond konusuna Yalçın Armağan açıklık getirmiş, alta linkini vereceğim.

Genç Cumhuriyet’in Kültür Devrimi’nden, Çeviri Fırtınası’ndan kendi payıma düşeni anlatayım: 1957 doğumluyum, Karaman gibi bir yerde parasız yatılı okurken daha ortaokul birinci sınıfta dolabımda Şevket Süreyya Aydemir’in Suyu Arayan Adam kitabı bulunduğu için dayak yemişim. Okulun duvar gazetesi şiir köşesine Nazım Hikmet’in şiirlerini Orhan Selim adıyla astığımdan dolayı dövülmüşüm. Dahası, her gün Karaman Halk Kütüphanesi’ne giderek Jean-Paul Sartre’ ın “Varoluşçuluk Bir Hümanizmadır” kitabını okumaya, anlamaya çalışmışım.

Bütün bunlar benim, kültürel iklimimizin hafif rüzgârlarıyla yüzüme vurduğu 14, en geç 15’li yaşlarımda geldi başıma hem de Konya, Karaman gibi bir yerde. Şimdi 30’lu, 40’lı yılların devinimini, heyacanını, fırtınasını düşünün; 17 yaşındaki İlhan Berk’in payına neler düşmüştür, hayal edemiyorsanız bakış açınızı değiştirin. “Sizin dikkatinizi çekmiyor mu” Özdemir İnce Ağabey? Selamlar, saygılar.

...

Not: Antalya’ya her geldiğinde İlhan Berk’le uzun yürüyüşlerimiz, sohbetlerimiz oldu. Şiirlerimi okumaya zorlardı beni, yüzüm kızararak okumaya çalışırdım. René Char tutkumu farkedince: “Adresini yaz. René Char’ın ilk şiirlerinin çıktığı Fransızca dergiler var, sana göndereyim”, demişti. Kibarlığımdan mıdır, yüce gönüllü görünme abartısından mıdır nedir: “Fransızcam liseden kalma, iyi değil, gerek yok İlhan Abi, teşekkürler”, demiş bulundum.

Neredeyse ilk yayınlandığı zamanlarda Char'ı Fransızca okumuş, 1962'de ise Rimbaud'an Seçme Şiirler kitabının Fransızca aslıyla birlikte yayımyanmasını sağlamış bir İlhan Berk'ten söz ediyoruz. 17 yaşındayken başına çok şeyler gelmiş olmalı.

Fazlalık Not: Bir de kızdığım huyu vardı. Hangi vitrinde küçük kareli gömlekler görse duruyor ve: “Bir de içeri bakalım”, diyordu. Bu benim şiir konuşma sohbetimden çalınan zaman demekti. Vazgeçirmek için: “Bu mağazalar hep kazıkçı İlhan Abi, turistler için bu fiyatlar”, demiştim. Anında: “Kaç para olduğu önemli değil, gömlek önemli benim için”, deyivermişti. O zaman anladım neden “hoş tilki”liğin İlhan Berk’e yakıştığını, yapıştığını.

Anısına saygıyla.

ŞERİF ERGİNBAY

#ozdemirince #ilhanberk #yalcinarmagan #siirincizdigi #ykykultur

https://t24.com.tr/k24/yazi/ne-muamma-ne-mahremiyet-ne-de-vukuat,2497

25 Ağustos 2019

Gergin Zaman


Gergin Zaman

Kuşluk vakti. Tahta masada sert bir kahve, yarılanmış. Yamacında dağıyla bağ bahçe kıpırtısız baştan sona, bir fotoğraf gibi. Tedirgin dengenin sakinliği ürpertiyor. Zaman gergin. Uçan bir kuş, düşen bir yaprak, sıçrayan bir çekirge, bir tek kurbağanın sesi yetecek ortalığı toz duman etmeye. Dua ediyorum: Oyalan alakarga incirlerin içinde biraz daha!

Şerif Erginbay

Şiir; dip dalgasıdır hayatın. (ş.e.)

#Murtici #Garayıt #Taslica #Gayal #Akseki #Antalya #Erginbay #SerifErginbay > #MehmetBozkurt 1957 #BazokaMemet #Manavgat #turkishpoetry #poem #poets #poetry #turkishpoem

http://erginbay-siirleri.blogspot.com

5 Temmuz 2019

ŞİİRCE 23/ MEHMET H. DOĞAN, Son YENİ BİÇEM, Sayı: 65, Eylül 1998

Fazla iç içe, çok burun buruna yaşamanın şiirleri yazıldı, yazılıyor son zamanlarda. “Ah kimselerin zamanı yok/ Durup ince şeyleri anlamaya” diyen Gülten Akın’ı doğrulamak ister gibi, hep aynı yerde durup bakmamın şiirleri. İster yalnız başına, ister kalabalık içinde. Belki de şöyle bir durup çevreye, hatta kendine bakmak gerekiyor. Kim bilir belki de o zaman “Çok yakın[mış] bize en uzağımızda olan…” diyebileceğiz.

“Vazgeçişlerimizin sınırsızlığıyla şaşkın olanlar zırhlar/ edin[ecek]ler hemen. Önemsedikleri sözcükleri/ birer birer yitir[ecek]ler.”
“Yine de/ kösnül sığınaklar ülkesi/ yaşatacak son yalana dek/ ikiyüzlülüğün krallığını.” Bilinenden, alışılmıştan, sınırlayandan, yabancılaşılmıştan geriye çekilme. Bireyleşmenin, kişilik edinmenin yolu kaçınılmaz olarak buradan geçiyor. Baka baka unuttuğumuz yüzümüzü, söylene söylene duymaz olduğumuz adımızı yeniden görmek, duymak için aynada uzun uzun bakmamız gerekiyor kendimize, adımızı yüksek sesle tekrarlamamız gerekiyor. Artık görmez olduğumuz çevremize, onun içindeki nesnelere de öyle.Alışmanın körleştirici etkisinden sıyrılmanın çok zor olduğu apaçık, ama şiirin, şairin buna gereksinimi de kaçınılmaz. Yeni bir ses derken, hiç bilmediğimiz, bugüne kadar duymadığımız, uzaydan gelen bir şeyi kastetmiyoruz elbet; o yeni sesin –şiirin demek istiyorum- bildiğimiz, tanıdığımız sözcükleri kullanarak bize hiç düşünmediğimiz bir şey söylemesini; gözümüzü yeni şeylere açmasını; sanki yeni âşık olmuşuz gibi bize umulmadık sevinçler, yürek çarpıntıları, sanki çok sevdiğimiz birini yitirmişiz gibi dayanılmaz acılar getirmesini; ayaklarımızı yerden kesmesini, bizi duvara dayamasını; bizi asi, bizi yürekli kılmasını istiyoruzdur.

Bana bütün bunları duyuran, düşündüren yukarıdaki dizeleri, 41 yaşındaki Antalyalı bir genç şairin, Şerif Erginbay’ın bana göndermek inceliğinde bulunduğu Dar Köprü adlı şiir dosyasındaki şiirlerden rastgele alıyorum.
Genç şiirde alışılmamış bir ses Erginbay’ınki; doğanın ta içinden geliyor, ama doğaya, demin dediğim gibi, “sınırsız vazgeçişler” köprüsünden geçerek bakmanın şiirleri bunlar. Bunun ne demek olduğunu şairin kısa yaşamöyküsüne baktığımızda daha iyi anlayabiliriz:

Şerif Erginbay, 1957 yılında Antalya’nın uzak bir dağ köyünde doğmuş. İlkokulu köyünde, ortaokulu Karaman’da parasız yatılı, liseyi Manavgat’ta okumuş. Gençlik yıllarında kuşağının bir çok insanı gibi değişik cezaevlerine girmiş çıkmış. 1980-83 arası Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde okumuş. 1983 Yılında yeniden cezaevine alınmış ve okulla ilişiği kesilmiş. 1987 yılında Karpuzçayı’nın çok çok yukarılarında (Ahmetler Kanyonu) eski bir su değirmenine yerleşmiş. On yıldır kamp yeri ve lokanta olarak kullandığı değirmende yaşıyormuş, eşi ve yedi yaşındaki oğluyla…

Doğayla iç içe, ama ona teslim olmadan, onunla konuşmaya, dost olmaya, onu anlamaya, ama kendini de ona tanıtmaya çalışırken çok yalın bir şiire ulaşmış Erginbay.

Bu şiirleri okurken, sudaki sabrı, kurşuni bulutların devingen duvarını, gündüzün uysal elini, iki pencere yalnızlığında bir gelip bir giden yağmur kuşlarını, gülün ağzından düşen çiy damlasını, şarkısını çürük kayaların içinden çıkaran kar sularını görüyor, hissediyor; hatta sonunda, Mektup şiirinde olduğu gibi

“Gönderilmeyen mektuplar da gider”

ya da

“’İşte burada!” diye bağırdı. ‘Eğer burada yer bulamazsa
hakikat kendine, bütün yolculuk düşleri boşuna!’”

diyecek kadar yalınlaşıyor ya da bilgeleşiyor insan.

Sınırsız vazgeçmeler sonunda yaşamda ulaşılan arınmışlık şiirlere de yansıyor: belli ki uzun bir birikimin, yazıp bozmaların, yüz kere değiştirip yüz birincide yakalanan yalınlığın şiiri bunlar: “Uzun bir çığlık için yıllarca susmak gerek”. Yirmi şiirlik ufacık bir şiir dosyasında eşsiz güzellikte dizelerin, dörtlüklerin birden gözünü alması insanın, bundan:

“Kösnül bir güz başlar,
Upuzun ve unutulmalara açık.
O göksel imge: özgürlük
usul usul içimizi oyar.”

Şiirimizin epeydir unuttuğu bir yerden bakıyor Erginbay’ın şiiri: Yirminci yüzyılın sonunda, Türkiye’de, kentin, küreselleşmeye endeksli yaşamın insanı unufak öğüttüğü, çaresiz gelen düşünsel, duygusal yoksulluğa dayanamayıp ağır yok oluşa boyun eğdirdiği; ya da minyatür, yapay ve sanal özgürlük hayalleriyle oyaladığı bir ortamda şiirinden başka kurtaracak bir şeyi kalmayan şairin çekildiği Dar Köprü’den.

Sevgiyle, coşkuyla selamlıyorum bu şiiri!

MEHMET H. DOĞAN, Son YENİ BİÇEM, Sayı: 65, Eylül 1998

23 Mayıs 2019

DÖNMEYECEK BİR YOLCUDAN BİZE KALAN


DÖNMEYECEK BİR YOLCUDAN BİZE KALAN

Hüznün de bir türküsü var, bir uzun havası
yankılanır uzaktan; usulca ıslanır yüzün.
Ölüm: O kılıksız acı; bir köy mezarlığında
taş kesilir, borcaklar* çiçek açtığı zaman.

ŞERİF ERGİNBAY

*Borcak:Katırtırnağı.

Şiir; dip dalgasıdır hayatın. (ş.e.)
#Murtici #Taslica Köyü, #Garayit (Kara Hayıt), #Gayal (Kaya Ağılı), #Guzelsu #Toroslar #Tuzaklı #TuzaklıDağı #Akseki #Antalya #Erginbay #SerifErginbay > #MehmetBozkurt 1957 #BazokaMemet #Manavgat #turkishpoetry #poem #poets #poetry #turkishpoem

16 Nisan 2019

Sivriasar


SİVRİASAR

“Aklımızda duracağına karnımızda dursun” derdi dedem
ezan okunmadan başlardık akşam yemeğine o çardakta.
Yaz aylarında, Sivriasar’ın tepesinden güneş batarken
çocuk aklım düştü düşecek gibi duran o koca kayalıkta.

Altmışımı geçtim bugünlerde, ne dedem kaldı ne ninem
dağın göğsündeki o kocaman kaya kütlesi halen ayakta.
Bir yanı iyice traşlandı dağın, durmadan artıyor endişem
dur denilmezse gözümüzün önünde bir dağ yok olmakta.

ŞERİF ERGİNBAY

#SivriAsar #GonnetDeresi #Uludere #Garayit (Kara Hayıt), #Gayal (Kaya Ağılı), #mermerocagi #tasocagi #Murtici #Taslica Köyü, #Guzelsu #Akseki #Antalya
#Erginbay #SerifErginbay > #MehmetBozkurt 1957 #BazokaMemet #Manavgat 

Yol Düşleri


Yol Düşleri

Binlerce yol bilirim; binlerce yol, birbir ezberlediğim
şimdi, neden böyle kör; bir teki bile sana çıkmıyor.
Binlerce düş bilirim; her birini senden gizlediğim
anlatıyorum denize, hiçbirini hayra yormuyor.


Şerif Erginbay

#Erginbay #SerifErginbay > #MehmetBozkurt 1957 #BazokaMemet #Manavgat

5 Nisan 2019

Irmaklar Gibidir Bir Hayat

IRMAKLAR GİBİDİR BİR HAYAT

Bir ırmak: dağların ıssız kuytularında, gözlerden alabildiğine uzak, ergen bir kayayı patlatarak nasıl doğarsa köpüklerin içinden; bir ırmak: tepelerin ormanların arasından çoğala çoğala kıvrıla büküle yılan gibi sağa sola yalpalayarak yol alıp, bağları bahçeleri tarlaları nasıl suluyorsa, köylere kentlere eşsiz armağanlarını sunarak ve bereketle taçlandırarak serin serin öptüğü her yeri; ve en sonunda bir ırmak: olgun ölgün nasıl buluşursa ve nasıl teslim olursa gönlünce denizin ılgın sularına; işte tam da böyledir: ırmaklar gibidir bir hayat.


ŞERİF ERGİNBAY



#ırmak #ManavgatIrmağı #ManavgatÇayı #SariKopru #Oymapinar #Homa #Gayal #Garayit #Murtici #Guzelsu #Taslica Köyü, #Akseki #Antalya #turkishpoetry #poem #poets #poetry #turkishpoem #poetrypictures #poetrycommunity #poetryphotography  #siirsokakta #Erginbay #SerifErginbay > #MehmetBozkurt 1957 #BazokaMemet #Manavgat