21 Aralık 2020

FELSEFENİN YENGEÇ İLKELERİ

 


FELSEFENİN YENGEÇ İLKELERİ

“Saldırganlığımızı barındıran en eski beynimiz sürüngenlerinkine benzer, her insanın beyninde uyuyan bir insansı sürüngen vardır. Üzülerek de olsa, günlük yaşamımızda, bu uykunun çok kısa sürdüğünü ve sözcüklerle mantıklı söylemin aldatıcı görünümü altında, edimlerimizle davranışlarımızın çoğuna işte bu kocaman sürüngen beynin yön verdiğini saptamak zorundayız.

Öteden beri, insan insanın kurdudur, denir. Çok iyimser bir yaklaşım bu, çünkü kurt sürüsünde, iki erkeğin saldırganlığı bireysel bir kapışmaya dönüşürse, yere yıkılan kendisini yenene boğazını uzatır; şahdamarı hemen oracıktadır, ama yenen bu damarı hiçbir zaman pençe atıp yırtmaz. Değer yargılarının yeline kapılan, sürüngen beyni sözcüklerle zıvanadan çıkan insansa gözünü kırpmadan, en küçük bir pişmanlık duymadan öldürür.”


Henri Laborit

...


Bugünlük yeter!


Küreği batırdım arkın yumuşak toprağına,

kesilen ayrıkların sesi geldi yırtılan boşluktan.

Dinlenmeliyim bir gölgede,

el sallıyor güneş çınarların arasından.


Eğilip bir toprak keseği aldım

sıkıca tutup saçlarından.

Aldırmadan belime yapışan yeleğe

indim yaprak yağmuru altında dereye.


Kokladım biraz toprağı, tarttım elimle

-bir oyun bulmak için kendime-

fırlattım atlangıç taşına,

nişanlayıp taşın oyuğuna.


Henüz oturmuştum eğriş boynuna çınarın

-bir yengeç tırmandı taşın alnına,

deşeleyip makasıyla toprağın karnını

çekti çıkardı kıvranan bir solucanı.


Tam götürüyordu ki avını ağzına

bir yengeç daha tırmandı taşa

-epey irice ilkinden-

sekiz hızlı bacak

-derken-

gerildi sinirler birden;

iki şövalye şakırdatarak zırhlarını

gerinip, iyice açtılar makaslarını.


Daha ilk vuruşmada

yuvarlanıp düştüler suya,

paylaşamayıp toprağın armağanını.

Bilmem

balıklar nasıl bölüştüler

talihsiz yarım solucanı?


Ben şimdi

masum bir tanığı mıyım

bu çok ölümlü kavganın,

yoksa içinde miyim

bir yazgısal kargaşanın?


Bugünlük yeter.

Öyle görürsün işte,

nasıl bakarsan öyle.

Yeter bugünlük bu kadar felsefe.

Doldurdum çayı, yaktım pipoyu

oturuyorum kaç zamandır uzak güneşte.


ŞERİF ERGİNBAY


http://erginbay-siirleri.blogspot.com.tr 

.

Hiç yorum yok :